Cahit Kılıç
Hile, desise, tuzak, oyun, yalan, talan, sahtekârlık, madrabazlık, düzenbazlık, devlet eliyle mafyacılık, tehdit, tehcir, iftira, adaletsizlik, hukuksuzluk, kanunsuzluk, cinayet…
Bunca ahlâksızlığın hepsi, bire bir şekilde ve hilafsız olarak günümüz Azerbaycan’ında mevcuttur ve devlet yönetimini gasp eden otorite tarafından uygulanmaktadır…
Düşününüz ki, 15 Temmuz 2016 tarihine kadar Türkiye’de her türlü melâneti işleyen Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) neyi yapmışsa, hak ve hukuku ne denli çiğnemişse, insanların ekmeklerini, hürriyetlerini ne kadar çalmışsa…
Azerbaycan’da da devlet yönetimini gasp eden hanedan ve etrafına kümelenen yalan ve talan taifesi de o kadar çalmış, çarpmış, kırmış, dökmüştür…
15 Temmuz’dan sonra, Türkiye’de demokrasiye sahip çıkma şuuru son hadde dayanacak şekilde artarken…
Azerbaycan’da Ortaçağ zihniyeti hortluyor. Sade muhalif halk kesimleri bin bir türlü hile, desise ve iftirayla hapislere dolduruluyor…
Bugün Türkiye’de seçilmiş cumhurbaşkanı sabahtan akşama kadar demokrasi vurgusu yaparken…
Azerbaycan’da sahte seçim sonuçlarıyla devlet yönetimini gasp eden otorite, anayasayı değiştirip devlet başkanlığı süresini 5 yıldan 7 yıla çıkarmak ve Suudi hanedanı özentisiyle Haydar Aliyev Junior’a daha çocuk yaşta devlet başkanlığı yolunu açmak için bir sahte referandum yapmak için uğraşmaktadır…
Azerbaycan seçim kurulu başkanının ilan edeceği sonuç, elbette ki İlham Aliyev’in emirle dikte ettirdiği sonuç olacaktır… Emin olunuz ki referandum sonucu da yüzde doksanların üstünde bir rakamla kabul edilmiş olarak deklare edilecektir…
Son günlerde sade muhalefet üstünde baskıyı artıran gaspçı otorite, yeni hapisler için zemin hazırlamakta, hapishanedekilere işkence uygulamakta, bir avuç muhalif gazetecinin gözünü korkutmak için her türlü baskıyı denemektedir…
Önümüzdeki süreçte halkı aydınlatmak isteyen herkesin önünü kesmek için yeni hedefler ve farklı yöntemler devreye sokulmaktadır…
Tek amaçları toplum kesimleri üstünde kuracakları baskıyla herkesi yıldırmak, korkutmak, sindirmek ve susturmaktır…
Halk susacak ki, bunlar, 23 yıldır taladıkları Azerbaycan servetlerini afiyetle yesinler…
Halk susacak ki, bunlar, demokrasi görüntüsü adı altında gasp ettikleri devlet yönetimini Ortaçağ despotizmi mesabesinde devam ettirsinler…
Karabağ diye bir yaraları yok bunların…
Ermenistan devlet başkanı Sarkisyan “Canımı veririm ama Karabağ’ı vermem” diyor ama Karabağ’ın gerçek sahibi Azerbaycan olmasına rağmen, devletin başındaki gaspçı otoritenin gıkı çıkmıyor.
Onun tek derdi oturduğu tahtı korumak ve Suudi hanedanı gibi bir despotik hanedan kurmak!
Hatta bu Ortaçağ kafasıyla devlet yöneten gaspçı otorite, Karabağ ve civar rayonlardaki cephe hattında iki ülke orduları arasında çıkan ve çıkması muhtemel ufak tefek çatışmalardan bile çok büyük rahatsızlık duyuyor.
“Aman” diyor! ”Mevcut durum devam etsin ve stabilite asla bozulmasın ki, ben, devlet başkanlığı süresini 7 yıla çıkarayım. Seçilme yaşını düşürüp oğlumu benden sonra devlet başkanı yapayım. Ki, modern dünyanın demokrasi diye şahlandığı bir çağda, benim ülkem Ortaçağ şartlarını yaşasın…”
Karabağ onun umurunda bile değil…
Babasının da umurunda olmadığı için 5 rayonu kendi eliyle Ermenistan’a teslim etmiş, sonra da katil Koçaryan’la aşağıdaki resmi çektirmişti…
Son söz olarak: Türk halkı bilsin ki, Azerbaycan’da FETÖ’nün başka bir versiyonu iktidardadır…